Modern Arap-İsrail savaşları, 19. yüzyıl sonlarına dayanan Siyonizm ve Arap milliyetçiliği gibi karmaşık tarihî ve politik dinamiklere dayanmaktadır. Bu çatışma, taraflar arasında toprak iddiaları, dini inançlar ve millî hareketlerin etkileşimiyle şekillendi.1947’de Birleşmiş Milletler tarafından önerilen bölünme planı, Filistin’i Yahudi ve Arap devletleri arasında paylaşmayı amaçlıyordu. Ancak bu öneri, bölgede daha fazla gerilim ve çatışmayı tetikledi. İşte 1947 sonrasındaki savaşlara dair önemli olaylar.
1947-1948 Arap-İsrail Savaşı: Çatışmanın Doğuşu ve İsrail’in Kuruluşu
1947-1948 Arap-İsrail Savaşı, modern Arap-İsrail çatışmasının en önemli dönemeçlerinden biridir. Bu çatışma, Birleşmiş Milletler’in Filistin topraklarını Yahudi ve Arap devletleri arasında paylaşmayı önerdiği bölünme planının ardından patlak verdi. İşte bu çatışmanın başlıca olayları:
Birleşmiş Milletler Bölünme Planı: 1947’de Birleşmiş Milletler, Filistin topraklarını Yahudi ve Arap devletleri arasında paylaşmayı amaçlayan bir bölünme planı önerdi. Ancak Arap devletleri, bu planı kabul etmedi ve Filistin topraklarının tamamının Arap yönetiminde olması gerektiğini savundu. Bu görüş ayrılığı, çatışmanın temelini oluşturdu.
İsrail’in Bağımsızlık İlanı: Birleşmiş Milletler’in bölünme planını reddeden Arap devletlerinin tepkisiyle birlikte, 14 Mayıs 1948’de David Ben-Gurion, İsrail Devleti’nin bağımsızlığını ilan etti. Bu ilan, Arap devletleri tarafından bir provokasyon olarak değerlendirildi ve çatışmanın ilk ateşini ateşledi.
Arap Devletlerinin Saldırısı: İsrail’in bağımsızlık ilanının ardından Mısır, Suriye, Irak ve Ürdün gibi Arap devletleri, İsrail’e karşı saldırıya geçti. Bu saldırılar, 1947-1948 Arap-İsrail Savaşı’nı başlattı. Arap devletleri, Filistin topraklarının tamamını kontrol etmek amacıyla birleşmiş bir cephede hareket ettiler.
Çatışmanın Genişlemesi: Savaş, Filistin topraklarından çıkarak komşu ülkeleri de etkiledi. Özellikle Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs bölgelerinde yoğun çatışmalar yaşandı. Yerinden edilen insan sayısı artarken, çatışma giderek karmaşık bir hal aldı.
Ateşkes ve Sonuçları: Birleşmiş Milletler, taraflar arasında ateşkes anlaşmasının sağlanması için çaba harcadı. 1949’da, İsrail ile Arap devletleri arasında ateşkes anlaşmaları imzalandı. Ancak bu ateşkes, sorunların kökten çözülmediği ve bölgedeki gerilimin devam ettiği bir dönemin başlangıcını işaret etti.
1947-1948 Arap-İsrail Savaşı, bölgedeki toprak sınırları ve siyasi dengeler üzerinde derin etkiler bıraktı. Filistin toprakları üzerindeki hak iddiaları ve mültecilerin durumu, çatışmanın devamını sürdüren temel konular arasında yer aldı.
1956 Süveyş Krizi: Uluslararası Gerilim ve Bölgesel Çatışma
1956 Süveyş Krizi, İngiltere, Fransa ve İsrail’in Mısır’a karşı gerçekleştirdiği askeri müdahaleyle patlak veren bir uluslararası krizdir. Bu olaylar dizisi, bölgedeki jeostratejik çekişmeler, ulusal egemenlik talepleri ve Soğuk Savaş’ın etkisiyle şekillenmiştir.
Nedenler:
- Ulusal Egemenlik Krizi: Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır, Süveyş Kanalı’nın ulusal egemenliğini ilan ederek, kanal gelirlerini kullanarak Aswan Barajı’nın finansmanını sağladı. Bu, Batılı güçlerle gerilimi artırdı.
- Kanal Ulusalleştirme Kararı: 1956’da Nasır, Süveyş Kanalı’nı ulusallaştırdı. Bu karar, İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarına doğrudan müdahale ediyordu çünkü kanal, kritik bir deniz yolunu kontrol ediyordu.
- Aswan Barajı Krizi: Nasır, Amerika’nın ve İngiltere’nin finansman çekmesiyle Aswan Barajı projesini durdurdu. Bunun üzerine, İngiltere ve Amerika, Nasır’a karşı ekonomik baskı uyguladı.
Krizin Gelişimi:
- İngiltere ve Fransa Müdahalesi: Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı ulusallaştırmasının ardından İngiltere, Fransa ve İsrail, gizli bir anlaşma yaparak Mısır’a müdahale etmeye karar verdiler. İsrail, Sina Yarımadası’nı işgal etti ve İngiliz-Fransız kuvvetleri kanal bölgesine çıkarma yaptı.
- Uluslararası Tepki: İngiltere, Fransa ve İsrail’in bu askeri müdahalesi, uluslararası toplumda büyük tepki çekti. ABD, Sovyetler Birliği ve diğer birçok ülke, bu müdahaleyi kınadı ve BM Güvenlik Konseyi’nde ateşkese çağrı yaptı.
- Ateşkes ve Birleşmiş Milletler Müdahalesi: Uluslararası baskılar sonucunda, İngiltere, Fransa ve İsrail, BM’nin gözetiminde ateşkese razı oldular. BM barış gücü, bölgeye yerleştirildi ve işgalciler çekilmek zorunda kaldı.
Sonuçlar:
- Nasır’ın Zaferi: Süveyş Krizi, Cemal Abdül Nasır’ın bölgesel lider olarak yükselmesine katkı sağladı. Olaylar, onun ulusal kahraman olarak görülmesine neden oldu.
- Batılı Güçlerin Zayıflığı: Kriz, İngiltere ve Fransa’nın artık eski sömürge güçleri olarak etkin olmadığını gösterdi. ABD ve Sovyetler Birliği’nin etkisi arttı.
- Süveyş Kanalı’nın Güvenliği: Kriz, Süveyş Kanalı’nın uluslararası bir sulama yolu olarak güvenliğini sağlamak amacıyla BM barış güçlerinin yerleştirilmesine yol açtı.
1956 Süveyş Krizi, bölgesel ve uluslararası düzeyde büyük bir politik değişimi tetikledi ve Orta Doğu’daki dengeyi etkiledi.
1967 Altı Gün Savaşı: Bölgesel Çatışma ve Jeopolitik Değişim
1967 Altı Gün Savaşı, İsrail’in Mısır, Ürdün ve Suriye’ye karşı gerçekleştirdiği askeri operasyonlarla başlayan ve altı gün süren bir çatışmadır. Bu savaş, Orta Doğu’daki siyasi ve askeri dengeleri temelden değiştiren önemli bir olaydır.
Nedenler:
- Siyasi Gerilim: 1960’ların başında bölgedeki siyasi gerilim arttı. Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır’ın liderliğindeki Arap ülkeleri, İsrail’e karşı birleşik bir strateji benimsemeye çalıştı.
- Mısır’ın Askeri Hareketleri: Mısır, İsrail’e karşı saldırgan bir politika izlemeye başladı. Nasır, Süveyş Kanalı’nın İsrail gemilerine kapatılması ve Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin çekilmesi gibi adımlar attı.
- Sovyet Silahları ve Askeri Anlaşmalar: Mısır, Sovyetler Birliği’nden büyük miktarda silah aldı ve askeri anlaşmalar yaptı. Bu durum, İsrail’i güvensiz hissettirdi.
Savaşın Gelişimi:
- Hava Saldırıları: 5 Haziran 1967’de İsrail, önceden hazırlıklı bir hava saldırısı gerçekleştirdi. Mısır Hava Kuvvetleri’nin büyük bir kısmı imha edildi ve İsrail hava üstünlüğünü sağladı.
- Toprak Operasyonları: İsrail, önceki saldırıya yanıt olarak kara harekâtına geçti. Sina Yarımadası’nı hızla geçerek Mısır topraklarına girdi.
- Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün İşgali: Aynı zamanda, Ürdün’ün Batı Şeria’sına ve Doğu Kudüs’e karşı başarılı bir saldırı gerçekleştirildi. Bu, altı gün süren savaşın önemli bir aşamasıydı.
- Golan Tepeleri’nin Ele Geçirilmesi: Suriye, İsrail’e saldırdı ancak Golan Tepeleri’nde geri püskürtüldü. İsrail, Golan Tepeleri’ni ele geçirdi.
Sonuçlar:
- İsrail Zaferi: Altı Gün Savaşı, İsrail’in büyük bir askeri zafer elde ettiği bir çatışma oldu. İsrail, topraklarını genişletti.
- Siyasi ve Jeopolitik Değişim: Savaş, Orta Doğu’daki siyasi dengeleri temelden değiştirdi. İsrail, Batı Şeria, Doğu Kudüs, Golan Tepeleri ve Sina Yarımadası’nı kontrol etmeye başladı.
- Filistin Mültecileri ve Golan Tepeleri Sorunu: Savaş, Filistin mülteci sorununu daha da karmaşık hale getirdi. Aynı zamanda, Golan Tepeleri’nin kontrolü, İsrail ve Suriye arasında uzun vadeli bir çatışma kaynağı oldu.
Altı Gün Savaşı, Orta Doğu’daki siyasi dinamikleri derinden etkileyen ve bölge tarihinde önemli bir dönemeç olan bir olaydır.
1973 Yom Kippur Savaşı: Beklenmedik Bir Çatışma ve Bölgesel Etkileri
1973 Yom Kippur Savaşı, Arap ülkeleri (Mısır ve Suriye) tarafından, Yom Kippur (Kefaret Günü) olarak bilinen dini bir tatil gününde, İsrail’e karşı gerçekleştirilen beklenmedik bir saldırı ile başlamıştır. Bu savaş, Orta Doğu’da stratejik bir dönüm noktası olmuştur.
Nedenler:
- Toprak İddiaları ve İsrail Karşıtlığı: Arap ülkeleri, 1967 Altı Gün Savaşı’nda kaybettikleri toprakları geri almak ve İsrail’e karşı güçlü bir duruş sergilemek istiyorlardı.
- Petrol Krizi ve ABD İstikrarı: Arap ülkeleri, ABD’nin İsrail’i desteklemesine tepki olarak petrol fiyatlarını artırdılar. Bu durum, küresel bir petrol krizine ve ekonomik sarsıntılara yol açtı.
- Stratejik Planlama: Mısır ve Suriye, İsrail’e eşzamanlı bir saldırı yaparak stratejik avantaj elde etmeyi amaçlıyorlardı. Saldırıyı Yom Kippur tatil gününe denk getirerek İsrail’i şaşırtmak istediler.
Savaşın Gelişimi:
- Başlangıç Saldırıları: 6 Ekim 1973’te Mısır ve Suriye, İsrail’e karşı eşzamanlı saldırılar başlattı. Mısır, Sina Yarımadası’nı geri almayı hedeflerken, Suriye Golan Tepeleri’ni ele geçirmeye çalıştı.
- İsrail’in Karşı Saldırıları: İsrail, ilk başta şaşkınlık yaşasa da kısa sürede güçlü bir karşı saldırı başlattı. İsrail, Süveyş’i geçerek Mısır topraklarına girdi ve Suriye’ye karşı Golan Tepeleri’nde ilerleme kaydetti.
- Uluslararası Müdahale: ABD ve Sovyetler Birliği, savaşın kontrolsüz bir şekilde genişlemesini önlemek amacıyla diplomatik çabalar sarf ettiler. BM Güvenlik Konseyi’nde ateşkes çağrıları yapıldı.
Sonuçlar:
- Ateşkes ve Toprak Değişimleri: 22 Ekim 1973’te Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen ateşkesle savaş sona erdi. Ancak, Mısır, Suriye ve İsrail arasındaki topraklarında sınırlarında değişiklikler oldu.
- Petrol Krizi ve Diplomatik Etkiler: Savaş, küresel bir petrol krizine neden oldu. ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerde değişikliklere yol açtı.
- Yom Kippur Savaşı’nın Anlamı: Bu savaş, Arap ülkeleri için bir tür moral zaferi olarak kabul edildi. İsrail ise stratejik gücünü korudu ancak ciddi kayıplar verdi.
1973 Yom Kippur Savaşı, Orta Doğu’daki siyasi ve askeri dinamikleri etkileyen önemli bir olaydır ve bölgenin geleceğini belirlemede kilit bir rol oynamıştır.
Lübnan İç Savaşı: Bölgesel Çatışma ve Toplumsal Bozulma
Lübnan İç Savaşı, 1975 ile 1990 yılları arasında Lübnan’da meydana gelen karmaşık bir çatışma dönemidir. Bu savaş, etnik, dini ve siyasi gruplar arasındaki çatışmaların bir sonucu olarak ortaya çıktı ve bölge genelinde büyük etkilere yol açtı.
Nedenler:
- Dini ve Etnik Bölünmeler: Lübnan, farklı dini ve etnik grupların bir arada yaşadığı bir ülkeydi. Bu gruplar arasında Maronit Hristiyanlar, Sünni Müslümanlar, Şii Müslümanlar, Dürziler ve diğerleri bulunmaktaydı. Toplum içindeki dengesizlikler ve çatışmalar, uzun vadeli bir savaşı tetikledi.
- Filistin Mültecileri ve Siyasi Gerilim: Filistin-İsrail çatışması, Lübnan’da da etkilerini gösterdi. Filistinli mültecilerin Lübnan’a sığınması ve bu grupların siyasi etkinlikleri, ülkedeki gerilimi artırdı.
- Dış Müdahale: Suriye ve İsrail, Lübnan’daki iç meselelere müdahale ettiler. Her iki ülke de kendi stratejik çıkarlarını korumak amacıyla Lübnan’daki grupları destekledi veya karşı çıktı.
Savaşın Gelişimi:
- Maronit-Sünni Çatışmaları: 1975’te başlayan çatışmalar, Maronit Hristiyanlar ile Sünni Müslümanlar arasında şiddetlenen çatışmalara yol açtı.
- Filistinli Mültecilerin Rolü: Filistinli gruplar, Lübnan’daki iç savaşa doğrudan müdahil oldular. Bu gruplar, kendi siyasi amaçları doğrultusunda çatışmalara dahil oldular.
- Dış Müdahale: Suriye, Lübnan’a askeri müdahalede bulundu ve çeşitli dini ve etnik grupları destekledi. İsrail ise güneydeki sınırlarını kontrol etmek için Lübnan’ı işgal etti.
- 1989 Taif Anlaşması: 15 yıllık çatışmanın ardından, Lübnanlı liderler, Suudi Arabistan’ın Taif şehrinde bir araya gelerek anlaşma sağladılar. Bu anlaşma, Lübnan’ın siyasi sisteminde değişikliklere ve çatışmanın sona ermesine yol açtı.
Sonuçlar:
- Toplumsal Yıkım: Lübnan İç Savaşı, ülkede büyük bir toplumsal yıkıma neden oldu. Binlerce kişi öldü, daha binlercesi yaralandı ve milyonlarca insan evini terk etmek zorunda kaldı.
- Siyasi Yapıda Değişiklik: Taif Anlaşması, Lübnan’ın siyasi sistemini değiştirdi ve dini gruplar arasındaki güç dengesini yeniden düzenledi.
- Uzun Vadeli Etkiler: Lübnan İç Savaşı, ülkenin toplumsal ve ekonomik yapısını uzun vadeli olarak etkiledi. Bu dönemin izleri, hala Lübnan’ın siyasi manzarasında görülebilmektedir.
Lübnan İç Savaşı, bölgesel çatışmaların ve dini/etnik gerilimlerin bir örneği olarak tarih boyunca önemli bir yer işgal etmiştir.Bu savaşlar, Arap-İsrail çatışmasının tarihinde önemli dönemeçleri temsil eder. Her biri, bölgesel dengeleri ve barış süreçlerini etkileyen faktörleri içerir. Çatışmanın karmaşıklığı, bölgeyi hala etkisi altında tutmaktadır.