Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un tarihinde önemli bir yere sahip olan ve ziyaretçilerine göz alıcı bir antik atmosfer sunan bir yapıdır. Ayasofya’nın güneybatısında Soğukçeşme Sokağı’nda bulunur ve bu muhteşem yeraltı sarnıcı, İstanbul’un gizemli ve büyüleyici geçmişini günümüze taşır.
Sarnıcın adı “Yerebatan Sarayı” olarak da bilinir ve bu isim, içerisinde bulunan birçok mermer sütunun suyun içinden yükselmesi nedeniyle ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda “Bazilika Sarnıcı” olarak anılan bu yapının geçmişi Bizans İmparatoru I. Justinianus dönemine kadar uzanır. İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilmiş ve Hadrianus su yollarına bağlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise su dağıtım merkezi olarak kullanılmıştır ve bu tarihi önemi nedeniyle İstanbul’un simgesi haline gelmiştir.
Yerebatan Sarnıcı Mimari Özellikleri
Mimari açıdan Yerebatan Sarnıcı, etkileyici bir yapıdır. Kayalık bir zemine oturan bu sarnıç, tuğla örgülü tonozları taşıyan 336 sütunla çevrilidir. Bu sütunlar, doğu-batı yönünde 28 sıra ve güney-kuzey yönünde 12 sıra olarak düzenlenmiştir. Ancak, kuzeybatı tarafında II. Abdülhamit döneminde kapatılan bölgede bulunan 41 sütun günümüzde görülemez. Sarnıçta, bezemeli sütunlar, Korint sütun başlıkları ve ters yüz edilmiş Medusa başlıkları gibi dikkat çekici özellikler bulunur. Ayrıca, 98 adet sütun özel olarak Yerebatan Sarnıcı için üretilmiştir.
Sarnıcın içi de etkileyicidir. İçerisinde yaklaşık 80.000 metreküp su bulunur ve üst kısmı kapalıdır. Bu alanda 12 sıra halinde 4’er metre aralıklarla dizilen 336 sütun yer alır. Sarnıcın kuzeybatı köşesinde ise 2 sütun, altında kaide olarak kullanılan 2 Medusa başı ile Roma Dönemi heykeltıraşlık sanatının örnekleri sergilenir.
Popüler Kültürde Yerebatan Sarnıcının Önemi
Yerebatan Sarnıcı, popüler kültürde de önemli bir yere sahiptir. Dan Brown’un “Cehennem” adlı romanında ve onun film uyarlamasında büyüleyici bir mekân olarak kullanılmıştır. Film için sarnıcın özgün dokusuna zarar vermemek amacıyla Budapeşte’de birebir kopyası yapılmış ve çekimler orada gerçekleştirilmiştir.
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un tarihini ve mimari mirasını ziyaretçilere büyüleyici bir şekilde sunan bir yapıdır. Bu antik sarnıç, hem tarihi hem de kültürel açıdan büyük bir öneme sahiptir ve İstanbul’un unutulmaz simgelerinden biridir.
Yerebatan Sarnıcı Restorasyonunda Yapılan İşlemler
Yerebatan Sarnıcı, restorasyon çalışmaları öncesinde oldukça köhne bir durumdaydı. Sarnıcın restorasyon öncesindeki haliyle ilgili bazı bilgileri sizlerle paylaşıyorum.
*Kötü Durumda Olan Sütunlar: Sarnıcın içinde bulunan sütunlar zamanla erozyona uğramış ve birçoğu zarar görmüştü. Bu sütunlardan bazıları çürümüş veya kırılmıştı. Bazı sütunların başlıkları da eksik veya hasarlıydı.
*Su Seviyesinin Düşmesi: Yıllar içinde su seviyesi düşmüş ve sarnıcın içindeki su miktarı azalmıştı. Bu da sarnıcın tarihi atmosferini bozan bir etken olmuştu.
*Genel Bakım ve Temizlik Sorunları: Yerebatan Sarnıcı’nın içi zamanla kirlenmiş, duvarlarında nem ve küf oluşmuştu. Bu nedenle sarnıcın genel bakım ve temizlik ihtiyacı vardı.
*Ziyaretçi Altyapısı Eksikliği: Restorasyon öncesinde sarnıcın ziyaretçilere uygun bir altyapısı yoktu. Ziyaretçiler için bilgilendirici tabelalar veya yürüyüş yolları gibi önemli detaylar eksikti.
Restorasyon çalışmaları sayesinde Yerebatan Sarnıcı, bu sorunların üstesinden geldi ve günümüzde ziyaretçilere daha iyi bir deneyim sunmaktadır. Restorasyon sürecinde sarnıcın sütunları onarıldı, su seviyesi yeniden yükseltildi, duvarlar temizlendi ve ziyaretçi altyapısı iyileştirildi. Bu çalışmalar sayesinde Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un önemli tarihi ve turistik cazibe merkezlerinden biri olarak yeniden canlandı.
Tarihe ve tarihten günümüze iz bırakmış yerlere gerçekten bayılıyorum. Tarifsiz güzellikleri ve yaşanmış yüzlerce hikayesi ile insanı büyülüyor.